'Üst gelir grubunu hedef alalım bölgesel tanıtım yapalım'
Nevşehir'de düzenlenen turizm çalıştayında konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, çarpıcı tespitlerde bulundu. İnsanların artık yüzde 71 oranında internet üzerinden rezervasyon yaptığını söyleyen Bakan Ünal, üst gelir grubu turistlere yönelmek gerektiğini belirtirken bölgesel tanıtımın önemini vurguladı ve bakanlığın bir yatırım bakanlığı olmadığını, vizyon belirleyen bir misyon taşıdığını dile getirdi. İşte detaylar...

Türk turizminin önemli destinasyonlarından Kapadokya 'Nevşehir-Kapadokya Kültür ve Turizm Çalıytayı'na ev sahipliği yaptı. Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal'ın katılımıyla gerçekleştirilen çalıştay turizmcilerin yanı sıra Nevşehir milletvekilleri ile il protokolünü de Nevşehir Lodge Otel'de bir araya getirdi. Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, Türkiye'de son günlerde yaşanan terör olaylarından dolayı turizmcilerin gönüllerini rahat tutmalarını, girişimci ruhlarını ve inançlarını asla kaybetmemelerini istedi. Bakan Ünal, "Hangi görüşten olursak olalım kültür ve turizm olduğunda kenetlenelim. Burası bizim apolitik, siyaset dışı alanımızdır. Çünkü turizm kültürler ve ülkeler arasında bir iyileştirici ve onarıcı alandır. Bu alana sahip gözümüz gibi sahip çıkmamız gerekiyor" dedi.Terörizmi ülkelerin bir rekabet aracı olarak görmelerinin ahlaki olmadığına vurgu yapan Bakan Ünal, terörün ve terörizmin tüm dünyanın meselesi olduğunu ve ortak bir tehdit unsuru olarak görülmesi gerektiğini söyledi. Bakan Ünal şunları dile getirdi:
"SORUNLARI YERİNDE GÖRMEK İSTİYORUZ"
"Ülkemizin önemli destinasyonlarında yaptığımız bölge çalışmalarımızın ilkini Karadeniz'de 9 ilde beraber yaptık ve geçtiğimiz hafta Sinop'ta bir çalışma yaptık, bugün Kapdadokya'dayız. Önümüzdeki hafta Mardin, 4 Mart tarihinde de İzmir'de Ege Bölge Toplantısı'nı yapacağız.Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak biz öncelikli olarak tekrar sorunları yerinde görmek, incelemek ve özellikle turizmin gelişim yeteneğini değerlendirmek için bu toplantıları yapıyoruz. Bürokratlarımızla birlikte meseleyi bizzat sektörlerin temsilcilerinden ve yerinde dinlememiz çok önemli.Türk turizmi son 10 yılda mucizevi bir gelişmi gösterdi. Dünyada altıncı, Avrupa'da dördüncü sıradayız ve 36 milyar dolar turizm gelirimiz var. Tedarikçilerle birlikte baktığınızda yaklaşık yüz milyar dolarlık bir hacimden bahsedebiliriz.
"ÜRÜN VE PAZAR ÇEŞİTLİLİĞİNİ MUTLAKA YAPMALIYIZ"
Son 13 yılda Türkiye'nin her alanda göstermiş olduğu gelişmeyi turizm alanında da göstermiştir. Bizim hükümet olarak özellikle turizme verdiğimiz destek ortadadır. Kişi başına düşen gelirin 2 bin 900 dolar olduğu bir ülkede toplumun kültür ve turizm talebiyle, kişi başına düşen gelirin 10 bin doların üzerine çıktığı bir ülkede toplumun kültür ve turizm değeri doğal olarak farklılaşacaktır. Toplumsal gelişme tabana yayıldıkça hem kültür sanat anlamında toplumsal talepler farklılaşacak hem de turizm doğal olarak ciddi anlamda bir gelişme gösterecektir. Türk turizminin bugün geldiği noktada ürün ve pazar çeşitliliğini mutlaka yapmamız gerekiyor.
"ORTA VE ÜST GELİR GRUBUNA YÖNELMELİYİZ"
Son 20 yılda yürüttüğümüz çalışmalarla gelebileceğimiz maksimum noktaya gelmiş durumdayız. Dünyadan alabileceğimiz maksimum turisti almış durumdayız. Biz daha çok tur oparatörleri ve deniz, kum, güneş ile gelebileceğimiz en maksimum noktaya geldik. Bir regrasyon analizi yaptınızda bizim orta alt gelir grubundan daha çok turist aldığımızı görüyoruz. Bizim bundan sonraki süreçte kendimize orta ve üst gelir grubunu ve bu gruba yönelik de daha çok ürün çeşitliliği içeren pazar çeşitliliğini oluşturmamız gerekiyor."
"TERÖR ORTAK TEHDİT"
"Türkiye Körfez Krizini yaşadı, 2000'li yılları yaşadı. Biz sorun çözmede, kriz yönetiminde son derece iyiyiz. Bugüne kadar yaşadığımız bu krizleri her zaman fırsata çevirmeyi ve buradan bir gelişim yeteneği çıkarmayı başardık.24 Kasım'da Rusya ile yaşadığımız bir uçak sorunu ve onun akabinde maalesef Sultanahmet patlaması ile yaşanan Türkiye'nin yurt dışında güvenlikli ülke algısının zarar görmesi ve en son yaşadığımız Ankara patlaması ile birlikte bir sorun yaşıyoruz ama bu sorunu tüm dünya yaşıyor.
Bugün Utrech veya Madrid turizm fuarlarında turizmcilerle görüştüğümüzde terörün tüm dünyanın sorunu olduğunu görüyoruz. Ülkelerin terörü bir savaş aracı olarak kullandığı bir sürece girmiş durumdayız. Ülkeler terörü ve terörizmi ortak bir tehdit olarak görmedikleri sürece bütün ülkeler bundan zarar görecek."
"TERÖRİZM BİR REKABET ARACI GÖRÜLMEMELİ"
"Kapadokya, İstanbul, Antalya, Paris, Barcelona, Londra, Viyena buralar insanlığın, turizmin ve seyahat etmek, keşfetmek isteyen herkesin ortak mirası ve koruması gereken alanlardır. Pariste'ki patlama ne ise İstabul'daki de o dur. Madrid, Londra, Newyork'taki bir saldırı insanların nasıl canını yakıyorsa İstanbul ve Ankara'daki patlama da o kadar canını yakmalıdır.Ama birileri terörü ya da güvenlik sorununu uluslararası alanda, turizm alanında kendi rekabet avantajlarının bir parçası olarak görüyor ve öteki ülkeyi güvenlik açısından riskli ülke olarak göstermeyi bir avantaj haline getiriyorlarsa bu ahlaki açıdan bir sorundur ve dünya turizmine vurulmuş büyük bir darbedir. Dünya turizm örgütü bu konuda son derece hassattır. Bunun için Genel Sekreter Talep Rifai'ye teşekkür ediyorum. Bu konada son derece hassas ve ilgili."
"İNANCINIZI KAYBETMEYİN"
"Geldiğimiz noktada terör örgütü İŞİD Palmera Antik Kentini yok etti. El Kaide Afganistan'da aynısını yaptı. Bunların tarihe, insana, kültüre tahammülleri yoktur.Bütün bu sorunlar varken biz burada turizm konuşuyoruz. İşte bu enerjidir Türkiye'yi ayağa kaldıran. Biz biliyoruz ki, Türkiye bu sorunları aşacak güçtedir. Türkiye pozitif gündemiyle yoluna devam edecektir.Biz gerektiği gibi bölgede insanımızın güvenliğini sağlarız ve sağlıyoruz. Gerektiği gibi törerle mücadele ediyoruz. Avrupa'da 3 bin yoksa 5 bin mülteci mi alsak diye tartışılırken ya da daha kötüsü mülteci kabul ederiz ama bin 220 euro üzerinde parası ve ziynet eşyası olanların paralarına ve malına el koyarız denilirken biz o kadar büyük bir ülkeyiz ki bunlara sahip çıkıyoruz. Aynı zamanda da bunları yaparken kültür ve turizm alanında da diğer alanlarda olduğu gibi gelişim planlarımızı yapıyoruz.Gönlünüzü ferah tutun. Bir şehrin, ülkenin kalkınması o şehir ve ülkenin insan kaynağına ve o insan kaynağının kendi ülkesine duyduğu inanca ve girişimci gücüne bağlıdır. Moral ve motivasyonunuzu asla kaybetmeyin. Girişimci ruhunuzu, inancınızı asla kaybetmeyin."
"YASAK ÜLKESİ DENİYORSA İYİ NİYET ARAMAYIZ"
"İspanya'da ETA terör örgütü plajlarda bir eylem yaptığında üniversitelerinden, sivil toplum kuruluşlarına, medya organlarından kamu kurumlarına kadar hepimiz ortak tepki koyduk.Fransa'da terör eylemi olduğunda bu ülkede gazeteler 'Fransa Çocuklarına Ağlıyor' diye manşet atıyor ama İstanbul'da patlama olduğunda kendi ülkesi için 'Katliam Ülkesi' diye manşet atıyorsa burada bir iyi niyet yoktur.Paris'te patlama olduğunda ya da 129 kişinin katledildiği bir silahlı saldırı olduğunda Paris'te olağanüstü hal ilan edilmesine, facebook ve twiter'ın kapatılmasına, güvenlik güçlerinin doldurulmasına ne kadar doğru denilirken, Türkiye'de olduğunda sansür, yasak ülkesi deniliyorsa bu iyi niyet arayamayız.Hangi siyasi görüşten, düşünceden olursak olalım. Bizim bir tek ülkemiz var. Ülkemizin mi yoksa ülkemizin karşısında olanların mı yanındayız? Deniz Baykal tam bir devlet adamı profili ortaya koydu. 'AK Parti'ye karşı çıkmakla ülkeye sahip çıkmak arasındaki fark devlet adamlığıdır' dedi. Muhafelefet yapar, eleştirirsiniz ama Türkiye söz konusu olduğunda bu başka bir şeydir.Ailenize birisi saldırı düzenlese siz, 'Sen ne yaptın da Allah bilir sana bu saldırıyı yaptılar' mı dersiniz yoksa onu kucaklar ona sarılır sonra kucağınıza alır 'Ne oldu? mu dersiniz? Türkiye'de bir şey olduğunda hemen hükümete ve devletin kurumlarına saldırıyorlar. Burada iyi niyet arayamayız.Hangi görüşten olursak olalım kültür ve turizm olduğunda kenetlenelim. Burası bizim apolitik, siyaset dışı alanımızdır. Çünkü turizm kültürler ve ülkeler arasında bir iyileştirici ve onarıcı alandır. Bu alana sahip gözümüz gibi sahip çıkmamız gerekiyor."
"BÖLGE TANITIMI YAPMAK İSTİYORUZ"
"Bu alanda hemen 24 Kasım'dan sonra bir kriz masası oluşturduk, sektör ile biraraya geldik ve onların önerileriyle hemen önleyici ve telafi edici tedbirlere başvurduk. Başbakanımız yarın turizm destek paketini açıklayacak. Biz orta alt gelir grubundan değil artık orta üst gelir grubundan turist almak istiyoruz.Türkiye bütün olarak tanıtmak yerine bölge bölge tanıtmak istiyoruz. Bütün bunların planlamalarını yapıyoruz. Bunları yaparken doğrudan sahadan veri alarak, doğrududan sektör temsilcilerini yerinde dinleyerek hareket ediyoruz.Kütür ve Turizm Bakanlığı yatırımcı bir bakanlık değildir. Biz kültür merkezi yaparız bunu belediye, valilik ya da ilgili birime aktarırız. Kültürel mirası korumak ve turizm alanında ön açmak, yol açmak, ufuk ve vizyon belirlemektir bizim yapmamız gereken. Sektörlerden aldığınız geri bildirimle değil bütün dünyayı tarayarak bir turizm AR-GE'si ve inavasyonu oluşturarak bu işi yapmaktır bakanlığın işi.Dünya Turizm Örgütü ile bir çalışma başlattık. Önümüzdeki 10-15 yıl dünya turizmi nereye gidecek? Biz önümüzdeki 10-15 yıl bu konudaki gelişim stratejilerimizi, vizyonumuzu nedere kurgulamamız gerekiyor?Tüm dünyada geceleme oranları düşüyor, seyahat oranları yükseliyor. İnsanlar ulaşım olanaklarının gelişmesiyle birlikte bir yere giderek 15 gün kalmıyorlar. Üç ayrı yerde 15 gün kalmayı tercih ediyorlar. Daha çok sehahat edip, daha az geceliyorlar. Sizin de buna uygun olarak stratejilerinizi değiştirmeniz gerekiyor.İnsanlar artık yüzde 71 oranında internet üzerinden rezervasyon yaptırıyorlar. Bu Google araştırmasıdır. Dolayısıyla hem sahadan sürekli bilgi ve veri almanız hem de dünyada trendlerin nereye gittiğini doğru bir şekilde incelemeniz gerekiyor.İnsanların seyahat etmelerindeki temel neden içlerindeki bir duyguya ulaşma arzusudur. Bunu bilirseniz onu karşılamaya yönelik bir lojistik ve konfor oluşturursanız bu sizin turizmde sizin ne kadar çok mesafe kat ettiğiniz anlamına gelir."
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!